Bakar mısınız?

“Bakar mısınız?” diyorum, bilet gişesindeki görevliye. Diğer iki kişiyle birlikte para saymakla meşgul. “Hocam bakar mısınız?” diye tekrarlıyorum. İlgisizlik sinir kat sayımın tavan yapmasına neden olacak, biliyorum. Kötü geçmiş bir günün ikindisinde çekilir şey değil bu, zira otobüs “ha kalktı ha kalkacak”.
Adam hala para saymakla meşgul, cevap bile vermeye hatta yüzü çevirip bakmaya bile tenezzül etmiyor. “Şunun yakasına yapışsam, alsam bu tarafa; iki yumrukla devirsem yere sonra yorulana kadar tekmelesem” senaryo diziyorum. Yamuk bir burun yakışır mı diye biraz daha yakından bakıyorum. Ve tekrar bakar mısınızlıyorum ortamı.
Masadan ses geliyor adamdan ses gelmiyor. Ama adam panik halinde yüzüme bakıyor. Zira son bakar mısınızım, biraz yüksek voltajlı olmuş ve bu arada ben masayı yumruk darbesiyle kırma teşebbüsünde bulunmuşum (masadan gelen ses). Elimin sızlamasından anlıyorum bunu.

“Para sayıyoruz burada” diyor adam ilk şaşkınlığı üzerinden attıktan sonra. “Paranızı bana bakarak da sayabilirsiniz” diyorum. “Otobüs kaçıyor, senin kıçı kırık paralarının sayılmasını bekleyecek zamanım yok”. “Şoför burada” diye üstünlüğü kaptım modunda bakış atıyor, karşısındaki beyaz gömlekliyi işaret ederek. “Anlında arabanın plakası yazmıyor” diyorum, kaptanın anlına bakarak.
Bir tiki varmış gibi anlını siliyor kaptan.
Bilet satıcısı susuyor, ben susuyorum, kaptanın anlına bakıyoruz.
Kaptan tekrar anlını kontrol ediyor.

O an hepimiz kahkahaları patlatıyoruz…

Gül kurusu

Pıtrak siluetli bulutlar kaplıyordu geceyi
Ruhumu kaplayan aymaz düşünceler gibi.

Soğuk rüzgâr jilete çalarken yüzümde
Gök gürültüsüz yağmurun izi var gözümde

Bir ıslık mesafesinde mor ışıklı camın
Karaya çalan perdelerinde bir ölü gölgesi canım

Ne söyledim de astın gül kurusu yüzünü
Bir bakışınla sildin bir ömür gülüşümü

Yar, sana verecek bir canım var bilirsin
Sevgimin yetmediği yerde alıverirsin

Hain dudaklardan duyduğunu benden mi sandın
Gözlerimde görmediğin yalana nasıl inandın

Daha kaç günüm dönecek geceye suskunluğunda
Ve kaç gece geçecek bu meskûn adada

Susuşun bana mı, yoksa aldanmana mı?
Dilersen bırakıp gideyim sol yanımı

Ben Mecnun değilim, Ferhat’ı tanımadım
Şüphe edersen kalbine bak, orada yazılı adım.

Bir suçum yok mühletsiz ceza çekerim.
Pişman olacağını bilmesem çeker giderim.

Sen yağsan ben ıslansam...

Ey yağmur gülüşlü sevgili
Ben gamzene düşer
Orda ıslanırım

Tebessüm etsen
Dünya durdu sanırım
Fırtınayı bekler
Yelkenleri açarım
Sen gülsen ben busende yol alırım.

Ey güneş gözlü sevgili
Ben hüzmene takılır.
Kara bulutları kovarım

Gözlerini kapasan
Güneş battı sanırım.

Öylece bana baksan.
Dünyaya kafa tutar
Karanlığa dil çıkarırım...

Ey yağmur gülüşlü sevgili
Ben gamzene düşer
Orda ıslanırım


(Demo)

Heceler...

Sessiz harf sesli harf
Birleşirken heceler,
Ayrılır cümleler.
Ayrı yazılan "de" ler gibi deler de geçer.
Buralardan Bud(h)a geçmez ama bu da geçer

Karpuz kabuğu edebiyata düşmeden
Aklına şiir düştü.
Girip devşirme zihninin bahçesine
Kelimeler çaldı
Cümleler aşırdı.

Üç günde sütten kesilmedi
Üç günde üstat oldu
İki virgülü bir tümcede kullanamayan
Üç noktayla kanka oldu.

Tırnak içinde, ettiler içine şiirin
Parantezle kapatmaya çalıştılar sonra
Bu muhabbet sığ, bu mevzu derin
Artık kına sipariş edersin orana
"Daha az yazıyor" diye söyleyin sorana


Sessiz harf sesli harf
Birleşirken heceler,
Ayrılır cümleler.

(T)adsız

Gözleri kör yahut şaşı.
Yoksa neden görmez yanlışı.
Bu haliyle ondan ya bekçi olur
Ya da kıymalı çorba kaşığı...

Kalemi sevmez ki silmeden anlasın
Yazmayı bilmez ki yazıyı saysın
Kıskanç tembelliğine bulaşır hırsı
Ver eline bıçağı, doğruları doğrasın.

Ömrüm kısa olur diye kelebek olmaz
Kalır kozasında baharı göremez.
Bir dolunay bulursa kurt olur.
Karanlığa hayrandır, ışığı sevemez.

Gökten üç elma düşmüş biri başına
Anlamaz uyarıyı balta vurur ağaca
Başıboş ormanın uyanık tilkisi
Ondan ne köy olur ne kasaba

Yüzükoyun

Takılıp hatıralara ansızın
Hasretine yüzükoyun kapanmışım.
Yüreğimin ve ruhum her yeri yara bere
Umuda tutunmuşum.
Doğrulmuşum.
-
Dökülürken yüzün hafızamdan
Parça parça,
Yerine anıları asıp
Çaresizlik dizmişim.
Teselliye sevinmişim.
-
Mavi kanlar damlamış,
Sapladığın bıçağı çekip atmışım.
Bir yanlızlık söylemiş
Bir sigara sarmışım.
Dağılmışım....

Blog Tatili.

Yazmaya aşık birisi için yazısız geçen zaman boşa geçen zamandır.
'Çalışmam gerekliydi' bahanesi bile yeterli bir neden teşkil etmiyor sanki.
Ama yine de "hayatın gerçekleri" klişesi sırıtıyor suratına...
-Klişeyim ama çözüm bende...
Çok gezdim, çok gördüm, yazacak çok şey birikti....
Pek ara verme niyetinde değilim artık...
yazmaya devam...