Velâkin

Biz bu yola çıkarken, heybemizle
Siz el sallıyor, su döküyordunuz.
Yama yaparken yırtılan dizlerimize
Siz -oyun diye- tabureleri söküyordunuz
Biz dönerken siz yine yollara çıkıp bıkmadan
El sallıyordunuz, hükümsüzlerin damından
Boşluğa yazı yazıp suda temize çekiyorduk
Siz bildiğiniz okumadan biz size okuyorduk.
Siz alileri cin bilirken biz âlilerin peşinde
Siz söze küserken, bizim özrümüz hep elimizde.

Velâkin anlatılmaz dertler bir körün işitmeyen diline
Kızım sana söylüyorum söyleme bilmeyene…