Kesik, mahcup bir ıslık

Kesik mahcup bir ıslık dudağında
Ellerin cebine hapsolmuş
Yere bakmayı ar sayar gurur
Sahte umursamazlığında.
Ve çekilir kenara dünya


İçinden ağlamayı öğrendiğinden beri
Susmaz tebessümlerin
Bir omuz istersin ama
Söylemeye varmaz dilin
Herhangi bir ruh-u duvara

---
Çırpar ellerini çaresizlik
Yalnızlık göbek havasında
Ayrılığın en mutlu günü, düğünü bu
Mutluluğun en kara
Bir çürük iskelede
Umut gider mezara.
---

Bir tebessüm düşer yüzünden
Acır yine de kalbin
İki kalbi bir aptal nedene
Heba edene.

Prenses Kokusu

Siyah gözler, büyük siyah gözler,
Sevdanın en yalın haliEn aşikar...
Dolgun yanaklarda iki çukur
Çiğ tanesinin izi gamzeler.
Beni sana bağlayan kelepçeler
Bir kelebek konmuş saçlarına
Ya da ben baharı görüyorum.
Küçük çocuklar koşar
Ruhumun boşluğunda
Bir gelincik açar saçlarında
Asil, masum ve tatlı
En güzel hali uykusu
Başım döner, elimi tutar yine başım döner
Ruhumu sarar prenses kokusu
(Demo)

Sevdadan Vazgeçmişim

Aşk mazide asılı bir hikaye
O unutmuş, ben vazgeçmişim.
Kalp buza kesmiş, eller soğuk
Bir hayırsızda kalmış özgeçmişim.

Yazmaz sevdanın kalemi hikayemi
İncitmem, sızlatmam masum bir yüreği
Kim çeker ki bir kahr-ı deliyi
Mecnunu görmüş, gülüp geçmişim.

O bendim; gecenin ayazını yazan cama
Silindi gitti aşkın silüeti aynamda
Güzeldi, zordu, vurdu ve çekildi sevda
Geleceği bulmadan bırakmaz geçmişim.

Ben mi açtım yüreğimin kapısını sevdaya
Ve ben mi terk ettim bir alacakaranlığa
O yok, o kayıp, -o paslı bıçak- o yara
Döner ve hesap sorar, susmaz geçmişim.

Şehrin ışıkları söner, sokaklar susar
Saklanır ruhum, yüreğim kırıklarını toplar
Umut kör, hayal kayıp, beklemek koyar
Bu da kader deyip sevdadan vazgeçmişim.

Silinsin o defterden adım ve namım
Söyleyin ağlamasın; ağrımaz sol yanım
Onsuz da yaşanır elbet dayanırım
Kopar tel tel hafızamdan geçmişim.