Üniversite
sınavlarına hazırlanmak için dershaneye gideceğimi rahmetli babama söylediğimde
babamın yüzündeki ifadeyi hiç unutmuyorum. (Bir babaya dünya sana feda olsun
ile dünya başıma yıkıldı bakışını aynı anda attıran şeyin adına dershane
diyorlar fakirlerin literatüründe.) Beni dershaneye gönderecek parası yoktu.
Gönderemedi de…
Üniversite –dershane
ile ya da dershanesiz- bir şekilde kazanılıyor, kazandık da. Dershane aslında size, sadece çalışma
metotlarını öğretiyor. Test falan
eyvallah da, dershane müfredatta olmayan ama sınavda çıkacak bir soruyu size
öğretmiyor. İyi hocalar ve sistemli bir
tekrar sizi sınava hazır hale getiriyor, ya da getiremiyor. Aslına bakarsanız
dershaneye her giden üniversiteyi de kazanamıyor. Hatta yarısı bile
kazanamıyor. Bir üniversite bitirecek üstüne mastır yapacak süre boyunca
dershaneye gidip de hala sınav sorularını gördüğünde yabancılık çeken, samimiyet
kuramayan öğrenciler var. O halde dershane üniversiteyi kazandırmıyor demek çok
da yanlış olmasa gerek.
Şimdi bazı
uyanıklar şunu diyebilir “Efendim ülkemizde okullar arasında uçurum var.
İstanbul-Hakkari kıyaslamasını teğet geçtim küçük bir ilçedeki iki okul
arasında bile kalite farkı var. Bu durumda dershane ve özel eğitime ihtiyacı
ortaya çıkarıyor.” Bunu dershaneleri
savunmak için söylemek ne kadar utanç verici bir durum. Bu cümleyi kurma için harcadığın enerjiyi
eğitim sisteminin düzelmesi için kafa yormaya ayırsaydın, bugün dershane denen
şey komik bir alternatif gibi görünecekti.
Mesela işte
“Dershaneler okulların yetmediği ve eğitim- öğretim sisteminin eksiklerini
tamamlama ihtiyacından doğmuştur.” cümlesi insafsız, zalimce bir pazarlama stratejisinden
başka bir şey değildir. Dershanedeki
hocalar Mars’tan mı geliyor? Onlar da bu
ülkenin Üniversitelerinden yetişmiyor mu?
Neymiş, bir
çok hoca istihdam ediliyormuş orada. O
hoca milletini sevse gider Milli Eğitim’in okullarında öğrenci yetiştirirdi. O
daha fazla para kazanacak diye biz çocuklarımızı yarış atına çevirmek mi
zorundayız?
Bu dershane
fetişistlerin en komik savunma cümlesi şudur:
“Dershaneler kapatılırsa zengin çocuğu ile fakir çocuğunun rekabet şansı
da sıfırlanacaktır.” Dershane bedava mı
alıyor öğrenciyi? Onu geçtim fakir öğrenci senin cemaatin dershanesine
başvurduğunda 1 kuruş indirim mi yapıyorsun da bu cümleyi kurma hakkını
kendinde buluyorsun sayın dolaryeşiligözlü insan.
Sorun
rekabette fırsat eşitliği değil aslında. Zira siz çocukları, kötü öğretmelere,
köhne ve demode bir eğitim sitemine mahkûm ederek zaten o öğrencinin tüm fırsat
alanlarını beceriksizliğinizle, öngörüsüzlüğünüzle kapatmış oluyorsunuz.
Dershaneleri
kapatmak belki bir boşluk oluşturacak ama bu açığı öğretmenlerin kalitesini
arttırarak kapatabilirsiniz. Hangi okulun hocası daha iyi eğitim veriyorsa onun
puanını ve maaşını yükseltirsin, kötü eğitim verenin ders sayısını azaltırsın
puanını düzeltirsin vs. Devlet isterse iyi hocayı da bulur iyi eğitimi de
verir. Boşta gezen o kadar öğretmen var.
Onları sisteme sok. İyi olan kalsın kötü olan gitsin ya da az maaşa talim
etsin.
Dershaneler
eğitim sisteminin makyajıdır. Dershaneler kalkmadığı sürece bu eğitim
sisteminin ne kadar kötü olduğu ve değişmesi gerektiği idrak edilemeyecek
asla. Dershaneler aslında
çocuklarımızın okullarda iyi eğitim almamasının önündeki en büyük engel. Bu yüzden kapatılması isabet olacak.
Sonuç olarak
eğitim sisteminizi düzene oturttuğunuzda dershanelere ihtiyaç da kalmayacak.
Pardon şu durumda da zaten dershanelere ihtiyaç yok aslında. Zira üniversiteye
hazırlanıp da dershaneye gitmeyen çocuk yok. Neredeyse…
Twietter : @hilmisili