![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg1BflaP7TQojYTrSBZUbkIxZeJ0AyTIgViir83qHaspHlH97cuUwOiHb-abfKRzOmV46s1xTjQg20S-AibHVGySVkLHR6XoT-GK1Lqw0rEAIE6Wm-_pz-W5YVpxvj308YdeLtpfpyWflQ/s320/f%C3%BCzze.jpg)
Uçağımızı Ruslar mı düşürdü?
![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg1BflaP7TQojYTrSBZUbkIxZeJ0AyTIgViir83qHaspHlH97cuUwOiHb-abfKRzOmV46s1xTjQg20S-AibHVGySVkLHR6XoT-GK1Lqw0rEAIE6Wm-_pz-W5YVpxvj308YdeLtpfpyWflQ/s320/f%C3%BCzze.jpg)
Türkiye’ye ait RF-4E
tipi keşif uçağının Akdeniz’de düşürülmesi sonrası ilk haberler uçağımızın
Suriye tarafından düşürdüğünü şeklindeydi. Oysa Suriye 8 saat boyunca resmi
olarak “Evet, ben düşürdüm” dememişti.
Aslında o bölgede (Lazkiye açıkları,) bir uçak düşmüşse bu ya
arızadan düşmüş olmalıydı ya da Suriye düşürmeliydi. Zira bir hava sahası
ihlali varsa bu Suriye’nin hava sahası olabilirdi sadece. Kaldı ki Suriye bir
iç savaşla cebelleşiyordu ve reflekslerini kontrol edememiş olabilirdi
pekala. Hoş, sebep aramaya ne gerek
vardı basbayağı Suriye düşürmüştü, aksini söylemek körlük olurdu.
Uçağın düşmesinen itibaren garip şeyler olmaya başladı. 24
saat boyunca tek bilinen şey “Suriye uçağımızı düşürdü” cümlesinden ibaretti.
“Uçak orda ne arıyordu, ne yaşanmıştı, sınır ihlali var mıydı, pilotların
akıbeti neydi?” gibi sorular henüz cevaplanmamıştı.
Sonrası gelişmeler ve hükümetin aşırı soğukkanlı halleri de
akıllara başka soruları getiriyordu. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun yaptığı
açıklamalar da gösteriyor ki –her ne kadar kendisi Suriye vurdu dese de-
Suriye’nin uçağımızı vurması için bir sebep yoktu. Sınır ihlali olmadığı halde sınır ihlali var
demelerine rağmen “Acil kanal yayını, uyarı, inmeye zorlama, olmadı uyarı
ateşi” gibi prosedürleri uygulamayı unuttu. Suriye sınırdan Türkiye’ye birkaç
pare top atışı yapsa bir füze yollasa daha mantıklı sebepler bulurdu mutlaka.
Suriye her ne kadar bir iç savaş yaşıyor olsa da bu kadar
pervasız davranamaz. Türkiye’ye ait bir uçağı düşürmek Beşar Esat için kendi
ipini çekmek olur. Ki bunu en iyi bilen de Esat olmalı. Türkiye her ne kadar
muhalifleri destekliyor olsa da bu yeterli bir sebep olamaz. Zira Suriye PKK’ya
elaman sağlayarak zaten karşı hamlelerini yapıyor el altından. Esat için
Türkiye’ye açık bir meydan okuma demek kendi sonunu hazırlamaktan başka bir şey
değil. Kaldı ki uluslararası kamuoyu tam
da böyle bir şey bekliyor müdahale etmek için. Türkiye’nin de buna cevap
vermeyeceğini öngörmekse imansız.
Diyelim ki bu oldu ve Suriye uçağımızı düşürdü. Neden
müşterinin üzerine çay döken garson havasında arama faaliyetlerine katıldı?
Yaptığı şeyin sonuna kadar arkasında durmadı da kısık sesle ve 8 saat sonra evet
biz yaptık dedi?
Savaş çığırtkanlığı olsun diye söylemiyorum sadece meraktan
soruyorum; Suriye savaş sebebi sayılacak bir eylem yaptıysa, biz hala niye
diplomatik kanallar da diplomatik kanallar diye ısrar ediyoruz? Ne Suriye tarafında
ne de bizim tarafımızda sava için olası tedbirler ve hazırlıklar yok? (Sınıra asker sevkiyatı, meclisin toplanması
vs.)
Şimdi gelelim olaydan 3 gün öncesine: Rusya, Çin, İran ve
Suriye’nin ortak bir askeri tatbikat yapacaklarının taraflar tarafından resmen
duyurulmuştu.
Rus resmi haber ajansı İnterfax ise geçen hafta iki Rus
amfibi gemisinin Suriye'ye doğru yola çıktığını duyuracaktı okurlarına.
Küçük bir detay bilgi daha: Genelkurmay uçağımız kayıp derken
Rus internet sitesleri uçağın düşürüldüğünü kesin bir şekilde biliyorlardı.
Rusya’nın Lazkiye yakınlarında bulunan Tartus Üssü’nde füze
rampaları olduğunu biliyoruz ve uçağı düşüren füzenin de buradan ateşlendiğini
artık sağır sultan bile biliyor.
Bu füzelerin yakın zamanda teslim edildiğini ve Suriyeli
askeri mürettebatın henüz eğitimini bitirmediğini öngörmek o kadar da zor
olmasa gerek.
Yani hala havada seyreden bir uçağı vuracak füzeyi ateşlemek
için Ruslara ihtiyaçları vardı.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder