An Gelir Anlarsın


Sen, çiçeklerin en sahtesi, en hayırsızı.
Lal eder lisanı adındaki namert sızı.
Kalbimden parça parça söksem de seni
Kaldı hain köklerinin ayaz kesiği yaraları.
İzleri, kokuları, çıkmıyor ihanet parçaları.

“Sen en güzel bahar yağmurlarının”
Çamurlaşmış toprağı lekesi, kirisin
Silmişim, yıkanmışım, arınmışım senden
Lakin aklımdan çıkmaz kötü hatıraların.
Sen hangi ara bir tuz parçasına dadandın?

Aptal yaralı bir keklik olsa da yürek
Eski acılarına sarmaz yaralarını.
Sen hangi yaralı hevesin esirisin?
Parça parça olsa da dönmez geri
Atılan taşta bile vardır gururun izleri.

Sorular var zihinlerde taştan ağır yükü
Lakin kelimeler kayıp, cümleler sağır.
Arsız yüzlerde utanç maskesi tebessümüyle
Oturur, bahane doğrayan manasız sorular 
Geçmiş insanı öldürmez, sadece hırpalar.

Koşarak gittiğin kaçtığın geçmişindir.
Sen hangi geçmişin yorgun atısın
Mazinin harmanında gelecek ararsın.
Bir kız çocuğunun gözündeki leke
Sabah şarkılarının anlamsız nakaratısın.
Sen, çiçeklerin en sahtesi, hayırsızısın.

An gelir gerçek güneş gibi tepede
Yakar, karartır ruhunu, eritir, utandırır.
Yıkıp gittiğin hangi dulda kaldı arkanda
Senin çıplak yüzüne gölge olacak.
Ağlamak birkaç tuzlu damladan ibaret
Ve kocaman yalan, ya boğacak ya yakacak.

An gelir anlarsın, anlamadıklarına ağlarsın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder