Ben Güzele Güzel Demem, Güzel Övgü Almayınca

Gecen gün bir yazımı yazdıktan sonra arkadaşıma okuttum. Yazmadan okutmak teknik olarak mümkün olmadığı için yazdıktan sonra okumak daha mantıklı. Belki, beyin okuma teknikleri geliştiğinde yazmadan da okutmak mümkün olabilir:
“Abi o cümleyi hiç kurma istersen, yüklem sonda değil.” gibi diyalogları da görebiliriz belki.
“Eee” dedim, “nasıl olmuş?”
Hani, sorduğum arkadaş da bu işlerden anlayan sağda solda kendi bloğunda hoş yazıları olan bir nadide şahsiyet –adı bende saklı-. Yok, sezen değil, henüz onla “eee”li konuşacak kadar samimi değilim.

Arkadaşımın cevabına geçmeden önce, bahsetmeden geçemeyeceğim bir mevzu var. Genelde herkes methedilmeyi sever ama bizim tür yani yazar ve çizer takımı, bunu daha fazla bekler. Ve ziyadesiyle alıngandır. Olumsuz bir eleştiriyi bile usturuplu söylemezseniz gerekir.

Arkadaşım ne mi dedi? “Güzel” dedi.

Güzel

Aslında "güzel" bir beğenme sözcüğü gibi dursa da tamamen baştan savmak için kullanılan bir kelime. Kötü dense, olmamış dense, berbat olmuş dense mesela, daha sağlıklı bir yorum yapılmış olabilir tabi. Zira yazmak, yani bir edebi ürün meydana getirmek nerden bakarsanız  beceriye ve üretmeye dayalı bir caba ve o becerinin ödülü, ne olursa olsun “güzel” gibi renksiz, ruhsuz, ifadesiz, mimksiz bir övgü olmamalı.
Diye düşünüyorum.
Şimdi yeri gelmişken soralım: Eee yazı nasıl olmuş?

2 yorum: