Kalbim, Bizim Kendimizden Başka neyimiz Var? (İstanbul)

İstanbul’a usul usul kar yağıyor. Mevsimin ilk beyaz ziyaretçileri Bu ilk kar sensizliğin de üzenine yağıyor tane tane.
Aslında gitmesi gereken sendin –hep öyle olur ya- ama bu defa teslim olmayan, terk eden, bırakıp giden biz olduk. Soğuk kahvelerin içildiği,, kasvetli cafelerde terk edilen biz olmadık. Senden kalan acıları, isyanları yalanları, hatıraları, özlemleri , bir kaç veda sözcüğünü, kömür karası gözlerinde kalan kararsız bakışları ve sana dair bizi üzen, mutlu eden ne varsa her şeyi geride bıraktık. Seni geride bıraktık.. Bütün gidişlerin tek taraflı manasızlığını da sana bıraktık. Ve o şehri terk ettik.

Şimdi İstanbul’da, yeni başlangıçların şehrinde, artık ona ait olanların ne izi ne de hatıraların gölgesi var. Bizim şehrimize kar pek yağmazdı kalbim. Şimdi İstanbul’u saran bu beyaz örtü, geçmişle aramızdaki en güzel perde. Belki de bir beyaz sayfa gibi dilediğim her şeyi yazabiliriz üstüne. Korkularımız olmadan…

-Sen romantik falan olma abi, gaza gelip sana inanıyorum, sonra olan yine bana oluyor. Kırık kalpler kulübüne yılın üyesi seçilirsem şaşırmam. Beyaz örtüymüş, yeni sayfaymış. Sevsinler. Ben onların kalbinin içini bilirim, kutuplara bile gitsek bunlar değişmez. –neyse sen yine de kutuplardan vazgeç, ben soğuğu sevmem-
-Nankörlük etme, aylardır ortalık sakin farkındaysan, İstanbul’a geldiğimizden beri, aşk yok dert yok.
-Orası öyle tabi, tebdili mekanda hakkaten ferahlık varmış. Da. Sanki içimde bir boşluk var gibi.
-Bu normal, sevdiğim yoksa kalbim de boştur, boş boş atacaktır, durumun normal yani.”
-Abi yine kırıcı oluyorsun, Boş, derken işe yaramıyorsun demek istiyorsan, rica ederim beni çıkar burdan
-Hemen mi?”
-Mümkünse.
-Kar?
-Haa, hımm, şey, kem küm,soğuk olur de mi? Şimdilik askıya alabiliriz.
-Ha şöyle yola gel.
-Yazdım ama…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder