Görücü

Bayramdan sonra birkaç hafta memlekette kalır, kafamı dinlerim diye düşünüyordum. 19 tane yeğene sahipseniz bunu rüyanızda bile görmüyorsunuz.
Zira bayramdaki yeğen istilasında uyumak dahi mümkün değil.
Benim aksime annemin torun sevdası hala nasıl tavan yapar ve asla bitmez ve de tükenmez anlamış değilim.
Zira bayram için memlekete geldiğimden beri ortalıkta dolaşan bir gelin adayı var ve ben bu muhabbetten her geçen gün biraz daha sıkılmaya başlıyorum.
Uzaktan dıdının dıdısı bir akrabanın kız varmış da çok hamarat, çok akıllı, şöyle iş yapıyor, böyle kahve sunuyor muhabbetleri evde sıklaşınca baktım olmuyor, “e görelim bari” dedim.

Hadisenin bana kız bulmaktan ziyade yaşlılıkta, tek düze giden hayatlarına hareket getirmekten ibaret bir olduğunu düşünüyordum. Fena halde yanıldığımı anlamam için gorucuusulü.com’a üye olmam gerekiyormuş.
Aslında kızı merak ediyorum ama ufak ufak da kıllanıyorum. Çünkü kızın hamaratlığı -annemin tabiriyle- “cin gibiliği”, saygısı falan anlatıla anlatıla bitirilemiyor ama bir türlü güzellik vurgusuna gelinmiyor, bölgenin pardon gelinliğin –dilleri şimdiden gelinlik sıfatına alıştırıyorlardı- fiziki özellikleri hep ess geçiliyordu.
Bu muhabbetin en enteresan notu ise; gelin adayının ismi. Bu kadar methedilen yere göğe XXL gelen gelin adayının ismini bir türlü hatırlayamıyor annem.
“Pes yani”, diyorum anneme, “Nasıl unutuyorsun bu kadar önemli bir detayı?”
Annem sözlerimdeki kinayeyi sezse de işi saflığa vuruyor.
Ve Cuma günü geliyor, yengem babam annem ve ben “kız görmeye” gitmeye hazırız.
“Ben gelmesem” diyorum. “Siz bir bahaneyle kapıya çıkarın, beğenirsem ilerleyen dakikalarda size katılırım”.
Görücü meclisi bu teklifimi şiddetle ayıplıyorlar.
Bir şey alıp almayacağımızı soruyorum, tatlı, pasta gibi. Madem bişey yapıyoruz usulüne uygun olsun. Adettenmiş, kıvrım tatlı alıyorum.
Kızın babası ve yengesi karşılıyor bizi. Kız ortada yok.
Bayramın beşinci günü olduğu için kolonya ve şekeri ikram ediliyor kızın yengesi tarafından. Kız hala ortada yok.
Annem suyu da yengesinden istiyor. Ama durun, annem yengeye bi soru soruyor. İsmini. “Hep unutuyordum neydi senin adın” diyor.
Çilink (jeton düşme sesi)
Benim yenge sandığım kızın ta kendisi.
Kendimle mukayese etmem gerekirse iki katımdan biraz fazla diyebilirim.
Şaşkın şaşkın anneme bakıyorum. Annem bana bakmıyor. O kafasında başka şeyler kuruyor anlaşılan.
Gelmeden önce kızı beğenirsem gözlüğümü çıkarıp sileceğime dair sözleşmiştik. Şifre buydu.
Ben elimi gözüme bile götürmekten korkuyorum.
Yengeme ııh işareti yapıyorum. Panik, kaçmalıyım. Zira annem bana bakmıyor. O benim beğenmeme ihtimalini aklından geçirmiyor bile.
Yengemi çağırıyor yanına kızla konuş diye. Ben yerimde patırdıyorum ama bana bakan yok.
Kızın hadiseden haberi oluyor. Engel olamıyorum.
Kahve geliyor. “Allahım bir kurtuluş yolu”
Telefonum çalıyor. Büyük yeğenler arıyor “nerdesin” diye. Dur sizi alayım deyip evden kendimi dışarıya atıyorum…

!S!L!

1 yorum: